1 Ekim 2010 Cuma

Meleğime;


Sensiz ilk sonbahar başlıyor artık.Yeşilin yerini sarı, senin yerini dibi görülmeyen kadehler aldı.İnsanların bana alkolik demesi hoşuma gidiyor.Çünkü nedenini bilince insan onun arkasına sığınarak her boku yiyebiliyor.Sabahın ilk ışıkları uyandırdı bu sabah beni senin yerine.Kalktım yataktan keşke camı açsaymısım dedim içerisi bok gibi kokuyor.Yıkanmayalı toplam 18 gün oldu.
Her sabah bu sabah bi duş aliyim diyorum ama sonra akreple yelkovanın arası acılınca vazgeçiyorum çıkıyorum evden hızlı hızlı belki arkadam kapıyı bile çekmeden...Bekliyorum bizim 1930dan kalma dökük durakta.Durakta toplam 2 kişilik oturma yeri var.Her sabah en erken ben gittiğim için bomboş oluyo durak.Ama bi aadet vardır ben durağa geldim mi 5 dakikaya yaşlı bi kadın gelicek ve ben ona yer vericem.Toplam 40 dakikada otobüsü beklicem.Hayır yani, anlamadığım yaşlı teyzelere yaptığım iyilikten sonra bana bakışları.Sanki emekli maaşlarını çekmişlerde bende onları gasp etmişim.Genelde o bakışlar küçümser bakışlar oluyor kiyafetlerim, sacım ve koltuk altlarımda kurumuş terlerin yarattığı koku yüzünden...Biniyorum otobüse gırgırgırgır gidiyoruz tabi yine ayakta.İnsanların benden geri kaçtığını bana dokunmamaya benimle temas kurmamaya calıstığını hissediyorum ama biliyorum ben biraz abartıyorum canım...Sonra leventte iniyorum ve toplam yine 20 dk yürüyorum.Sırf bu yol yüzünden ayaklarım yara bere içinde kaldı.Çünkü koşmam gerekiyor.Çünkü ben köpeklerin kovaladığı bi adamım aşkım...Şirkete gidiyorum 5 kata cıkana kadar 30 kişi görüyorum hiç kimsenin ağzını bıcak acmıyo ne bi günaydın ne bi merhaba yook!!!Sadece Nebehat hanım günaydın der bana çünkü o benim ortağım beraber temizliyoruz 5. katı.Bütün gün deli gibi çalışıyorum.Durduğum tek an yemek molası.Şirkette işim bittikten sonra saat 9 oluyor.yine durağa gidiyorum yine yer veriyorum yine tip tip bakılıyorum ve yine evimize tek gidiyorum hayatım....Eve geldim mi direk ağlamaya başlıyorum cocuk gibi.Sümüklerim ağzıma kacıyo ve inliyorum.Bilmiyorum belkide senin yokluğunu en çok o gece eve gelince anlıyorum.Sen varken daha apartmandan girer girmez miss gibi bi koku yayılırdı heryere.Hatta kapından içeri girince ben direk yemek tahmini yapardım bilsemde bilemesemde kahkahalara boğulurduk beraber....Haa bu arada evde yemekte yok ama yapıcak bi şeyde yok.Çünkü para yok,arkadaş yok,sen yoksun...Ve sonra kafamı yiyip bitiren o soru: 'ben niye varım lan ? 'Ama tek bi dostum var benim rakım...
Onu ne zaman içsem içtiğim koltuğun karşısındaki portmantoda senin montunu görüyorum.Burnuma yemek kokuları geliyor.Televizyonda senin sevdiğin program açılıyor.3lü koltuğun bütün koltukları ezliyor sanki üzerinde sen yatmışsın gibi...O yüzden sen kızma bana içiyorum diye.Yakında gelicem yanına hazırlık yapıyorum :) Mektubumu sonlardırmadan bi şey sormak istiyorum.Yarın sabah beni sen uyandırır mısın sevgilim?


Gönderen:Doruk Akçiçek

Alıcı:

Adres: Cennet...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder