31 Aralık 2008 Çarşamba





Bir Şarkım Var!


Kadiköy Bahariyede bir adam takıldı gözüme.Tam Adliyenin aşağısında kaldırımların üstüne oturmuş saz çalıyordu.Üstünde çamurlara, otlara bulanmış bir kazak vardı.Altındaysa yırtıklar içinde bir pantolon.Ayağında ayakkabısı yoktu.Adamın sakallarından dolayı yüzünde tek görünen yeri gözleri ve burnuydu.Gittim yanına adamın.Çevresinde pek bir kalabalık yoktu.İlk başta dinledim.İnanılmaz güzel çalıyordu yada bana öyle geliyordu.Gözlerini kapamış adeta saz ile sevişiyordu.O gün bir sürü işim vardı ama umurumda değildi.O adam sazı elinde bırakmadıkça ben gitmeyecektim.Gittim adamın arkasındaki çalılıklardan bir tane bira kasası çıkardım.Çektim adamın yanına dinledimde dinledim.Adamın her şarkısından sonra adamın para kutusuna 1 lira attım.Giderek etrafımızda ki çember daralmaya içinde ki insanlar çoğalmaya başlamıştı.İnsanlar adamın para kutusuna sürekli para atıyordu.Para kutusu taşıcaktı nerdeyse ama adamın hiç umurunda değilmiş gibi gözleri kapalı sazını çalmaya devam etti.Herkes adamın sazı eşliğinde öyle bir çoşmuşlardı ki.Herkez adamın çaldığı şarkıların sözlerini hep bir ağızdan söylüyorlardı.Etrafımızda ki insanlar giderek fazlalaştı.Şarkıyı bilmeyenler bile alkışlarla ıslıklarla eşlik ediyorlardı.Merak ettim bu adamın bugün bu kadar ilgi çekmesinin nedeni ne idi.Yoksa hergün böylediyde....ee o zaman paraları ne yapıyor...Yoksa bu adam sevgili hükümetimizin bir ajanı falan olmasın veya bir polis...Kafam karışmıştı.Adam durmak bilmeden çalmaya devam ediyordu.Adam resmen Kadiköyü etrafına toplamıştı.Etrafta ki lokantalardan büfelerden çıkıp gelen insanlar vardı.Artık adamın nasıl çaldığını siz düşünün...Şarkısını çalarken elini sazın tellerine vurdu şarkıyı yarıda bıraktı.Ardından adam, daha önce insanların hiç duymadığı bir şarkıyı çalmaya başladı.Herkes bu şarkının nasıl bir şarkı olduğunu merak ile beklemekteydi ve bir anda adam şarkıya girdi.İnsanlar bu şarkıyı bilmiyordu bilmeyi bir kenara bırakın sözlerinden hiç bir şey anlamıyorlardı.Şarkı Kürtçeydi...Bir anda alkışlar durdu, ıslıklar sustu ve çakmaklar sönü verdi....O derin SESSİZLİK içinden çıkan tek ses adamın o yanık sesiydi.Herkes bi süre hiç bir şey söyleyemedi.Şok olmuşlardı çünkü.Adam şarkıyı söylerken bir çocuk gibi ağlamaya başladı.Sesini iyice yükseltmişti sazın sesi bile duyulmuyordu adamın sesinden...Ardından bir ses bombası gibi bağırış koptu insanlardan....'Pislikkkkk','Şerefsiz, adi Kürt','Sen olmayan vatanına gitttttt!!!!!Burda işiniz yok sizin','Kıllı mahluk seniii!!!'Daha 5 dakika önce o adamın yanık sesiyle dalıp giden insanlar şimdi onu linç etmek istiyorlardı.Kalabalık küfürler ede ede dağıldı.Adamın Kürtçe söylemesinden rahatsız olmayan insanlar bile kalabalığa uymak zorunda kaldı.İçimden iyiki adama saldırmadılar dedim.Koskoca Bahariye'de sadece ben ve o adam kalmıştı.İkimizde konuşamadık.Adam sazını çantasına yerleştirdi.Kalktı bana baktı.Gözlerindeki yaşlar gitmiş onun yerine öfke gelmişti...
Ve bahariyeden aşağıya doğru yavaş yavaş yürüdü...Para kutusunu yerde bırakmıştı...

24 Aralık 2008 Çarşamba







GÖL'CÜK

O gün keyfim o kadar yerindeydi ki hiç bir şey morelimi bozamazdı.Bir kişi dışında Karım.Tam televizyonumun karşısına geçmiş çoraplarımı çıkarmış kafamı yastığa vermiş televizyon izliyordum.Karım dikildi başıma, dar dar dar dar başladı yine.Yok efendim gizli kapaklı işler çeviriyormuşumda iflas ettiğimiz günden beri kıçımı oynatmıyormuşumda.
Onu yapmıyomusumda bunu yapmıyomusumda...Konuşup durdu anliyacağınız.Sustum karşılık vermek istemedim.Sırf evin huzuru kaçmasın diye.Sırf güzeller güzeli kızım üzülmesin diye.Uzun süre konuştu.Dinlemedim ve ulan tam sustu dedim.Bana demez mi 'solcuyum, solcuyum diyorsun ama demiyorsun ki ulan kıçımı kaldırayımda bi işe gireyim aileme bakayım.Anca kızının banka hesabından geçin dur!! 'Bu lafı dediği anda artık geriye dönüş yoktu...'Ulan seni ne bokların içinden çıkarıpta bi bayan, bi hanımefendiye çevirdiğimi ne çabuk unuttun.Ben olmasaydım ohooooo kim bilir hangi erkeklerin koynunda uyanıcaktın.'Bu lafı derdemez bi durdum, düşündüm ulan Rıza sen ne dedin??Aptal rıza aptalll!Karım önce bi durdu.Bana baktı gözleri doldu.Ardında bağırdı 'DEFOLL!!Çek git bu evden kızının yüzünü bir daha nahh görürsün.Eşylalarını al ve bir daha asla dönme!! 'Altta kalırmıyım 'senden benim yüzümü bir daha nah görürsün' dedim.Kapı çaldı gelen kızımdı.Beni görünce koşarak geldi yanıma.Kucağıma oturdu.Sımsıkı sarıldım,öptüm,,kokladım.Hele onun boynunun bi kokusu vardı.Bebekliğinden beri değişmedi o koku.Ardından çantasından bi resim çıkardı.'Babacığım bugün sınıfta öğretmenimiz bize hayatınızda ki en önemli şeyi çizmemizi söyledi.Benim için sizden daha değerli bi şey olamaz babacığım' dedi ve katladığı resmi gösterdi.Bizi çizmişti...Ben,karım ve kızım...Ben şimdi nasıl söylerdim ona gittiğimi...
'Ben dışarı çıkıyorum babacığım akşama gelirim ama akşama kadar bana dünyanın en güzel resmini yap emi kızım' dedim.Yanağıma bir öpücük kondurarak zıplaya zıplaya odasına gitti.
Bende odama gittim eşyalarımı topladım, paltomu giydim arabanın anahtarını aldım.Ayakkabılarımı giydim.Karım beni yolculamaya bile zahmet etmedi.Apartman merdivenlerinde ayakkabılarımı bağlarken kızım bağardı arkamdan'Babacığım bu resim sende kalsın cebine koy annemle beni özlersen bakarsın' dedi.Çömeldim kızıma sımsıkı sarıldım son kez onun o boynunu kokladım.'Kızım dedim beni akşama bekleme yarın okulun var geç gelirim ben tamam mı?Benim kızım okuyacak büyük bir iş kadını olucak değilmi?Ohh canım benim...Tekrar tekrar öptüm kızımı.Çıktım dışarı kahveye gittim.En iyi kafamı orda dağıtırım diye düşündüm.Arkadaşlarla en az 10 el okey oynadık.Kahvenin sahibi artık kapatması gerektiğini söyledi.Çıktım kahveden eve doğru yürüdüm.Yolda sürekli düşündüm, eve girip girmeme konusunda.Apartmana girmeden karımı aradım.Meşgule verdi.Bir daha aradım bi kez daha meşgule verdi.Sonra kafama dank etti'Ulan Rıza sen nerde kalıcaksın?Elimi ceplerime götürdüğümde arabanın anahtarının cebimde olduğunu fark ettim.Araba apartmanın önünde park halindeydi.Gece saat 12:00 civarlarındaydı.Cebimden kızımın yaptığı resmi aldım.Uzun süre baktım o saflıkla, içtenlikle yapılmış resime.Saate baktığımda en son 3:00 cıvarıydı.Uyumak istedim çünkü rüyamda kızımı, karımı görmek onlarla birlikte olduğum hayal etmek istiyordum.Tam dalıcakken kafamı tavana vurdum.Ne olduğunu anlayadım.Araba bir apatmanın girişine gidiyor.Bir arkadaki tenis kortunun önüne.Binanın çatısı bir dibimde oluyor bir ileride.Ne kadar sürdüğünü hatırlamıyorum.Bina bir anda yerle bir oldu.Ben hala arabadaydım.Deprem bittikten sonra en ufak bir ses bile çıkmadı bir süre.Her yer toz bulutuydu.Karım ve kızım o bina içindeydi.Bağırmak istedim yapamadım...Arabadan inmek istedim yapamadım...Ağlamak istedim ağlayamadım....O sessizlik içinde duyduğum tek ses ise karımın çığlıydı.Belki bir sürü çığlık kopuyordu o an ama ben o sesleri duyamıyodum...Evet şimdi yıl 2008 ve evet 17 ağustos 1999 saat 03.02 de ailemi kaybettim.
Şu anda Karacaahmetteyim.Yıllardır gelecek cesaret bulamadım kendimde.En sonunda yerlerini sorup gelmek zorunda hissetim kendimi...Elimde kızımın yaptığı resim.
Ve evet, o resme ne zaman baksam canım ailemi hatırlıyorum...

22 Aralık 2008 Pazartesi


Evlere Servis


Benim adım Hatice evlere temizliğe giderim ekmek paramı çıkartırım allahıma çok sükür.Kocam 4 sene önce vefaat etti ama ben güçlü bir kadınım.Atlatırım dedim. Atlattımda.Kocam apartmanın kapıcısıydı.Apartman sakinleride çok severdi kocamı.
O ölmeden 1 ay önce çocuk yapmayı bile düşüyoduk.Ama olmadı ömrü yetmedi.
Kocam öldü büyük bi karanlık içinde buldum kendimi .Bana uzanan eller çoktu allahtan.Bütün apartman sakinleri teker teker ziyarete geldi. Memlekete gitmem için aralarında para bile toplamışlar...Memleketime gittim dağlar, akarsular içinde derin bir nefes aldım ama yinede her gece kabuslar gördüm.O anı hiç unutamadım...

Apartmana gittiğimde evimin eşiğinden içeri bile giremedim.Allahtan Gülşen hanım geldi.Apartmanın önünde oturuken gördü beni.Ellerimden tuttu.Sıkıca sarıldı bana.
Onun o yumuşaçık elleri hiç yabancı gelmiyodu bana.O eller bana karanlık günlerimde ışık tutmuştu.Kadının sarılışında bile bir huzur vardı.Neden eve girmediğimi sordu; Korktuğumu işten ayrılmak istemediğimi ama elimden hiç bir şey gelmediğini söyledim ve o iki mübarek dudak arasında öyle kelimeler öyle harfler çıktıki sadece Gülşen hanıma boş boş baka kalmıştım.Bana dediki;'Gel bizde kal Hatice korkun geçtiği zamanda evine yeniden dönersin.'Bu zamanda böyle bir şeyi kim kime yapar.
'Ama kocanız var gülşen hanım ben o eve giremem tövbe 'dedim ama girdim ben o eve... İstanbula geldiğim andan itibaren ben zaten simsiyah penceresiz bir eve gelmiştim...Evde bitkisel bir hayat yaşıyodum.Ne konuşuyor ne televizyon izleyebiliyodum.Nerdeyse yemeği bana serumla vericeklerdi.Çünkü bizim oralarda öyledir tanımadığı bir erkekle aynı evde kalan kadına orospu derler ve anında köyden dışlanır.Babasının kızını evden atma hakkı bile vardır.Gülşen hanımın kocasının adı Serhattı.Serhat bey bir iş adamıydı eskiden ama o da türkiyeye gelen krizden nasibini almıştı.Krizden önce 6-7 trilyona yakın bir para ile fabrika açmıştı ama krizin gelmesiyle mallar elinde kalmıştı ve bir ton borcu vardı.Ama şaşırılacak derecede bana iyi davranıyodu.Ama bana bakışlarındanda çekinmiyo değildim.Belkide adamın niyeti o değildi.Bir gün gülsen hanım işi gereği günübirlik iş gezisine gitmişti.Benden gülşen hanıma yardım olsun diye ütüyü yapıyor evi toparlıyordum.Serhat bey geldi salona panik oldum nedenini anlayamadım.Önce anlamlı anlamlı baktı bana kanepeden.Ardından yanıma geldi kolay gelsin dedi.Hiç bir şey diyemedim.Diyemezdim...Bana kocamı unutup unutmadığımı sordu.Yüzüm dondu, ellerim buz kesti.Cevap veremedim.Bana sert bi ses tonuyla aynı soruyu bi daha sordu.Ben yine cevap vermedim.Artık niheti belliydi.Bana onu sevip sevmediğimi sordu.Terlemiştim iyice panik oldum.Bana heycanlanmamam gerektiğini söyledi.Ve dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı.Ben geri çekildim.Kızmıştı.O da elimdeki ütüyü alıp kafama vurdu.Yere düştüm yarı baygın bir haldeyimdim.Herşeyi bulanık görüyodum.Ardından üstüme çıktı beni öpmeye başladı.Üstümden itmeye çalıştım olmadı.Beni soymaya başladı.Salon kapısının eşiğinde kocamı gördüm ...Elinde ekmek sepeti beni servise çağırıyodu.Sanki en baştan beri bizi izliyordu.Elime aldım ütüyü ve suratıma varca gücümle bastım.Suratımın eridiğini hissettim....Ayağı kalkıp bedenimi orda bırakıp kocamla servise çıktık....